2010-09-02

Ayaklarından Asılan Bir Diktatör; MUSSOLİNİ

BİR DİKTATÖRÜN İBRETLİK KISA HAYAT HİKAYESİ: MUSSOLİNİ...

Bir zamanların astığı astık kestiği kestik idarecisi Mussolini, metresi Clara Tettaci ile birlikte Almanya ya doğru kaçıyordu. İkisi de Alman üniformaları giymişlerdi.




Mussolini artik eski haşmetli günlerin hayal olduğunu biliyordu.

Bundan böyle milyonlara hükmeden birisi olmayacaktı.

Bunu düşünmüş ve bundan sonra lüks içerisinde yasamak için tedbirini almıştı.

Metresi ile birlikte Almanya’ya iki yüz kilo altın ile çantalar dolusu yabancı döviz götürüyorlardı.

Bunlar kendilerine ömür boyu yeterde artardı...



Yol boyu giderken yaşadığı hızlı günler ve ikbal merdivenlerini süratle tırmanışı gözlerinin önünde canlandı.



Demirci olan babası koyu bir sosyalistti. Babası kendisini de koyu bir sosyalist olarak yetiştirmişti.



Bir müddet öğretmenlik yapan Mussolini, askerlik yapmamak için isviçre'ye kaçmıştı (1902)



ilerlemenin askerlik yoluyla mümkün olduğunu görünce 1915'te İtalya saflarında cepheye gitmiş ve yaralanmıştı.



Cepheden döndükten sonra gazete çıkarmış ve gururları okşadığı için devamlı surette Milliyetçilik fikrini islemişti.



Mussolini'nin yıldızı gittikçe parlıyordu. 1921'de Duke (faşist partisi) şefi olmuştu. 29 Ekim 1922'de başbakanlığa getirildikten sonra bütün ipleri eline almak için hızlı bir çalışmaya koyulmuştu.



25 Kasım 1922'de meclisten tam yetki alınca dilediğince hareket etmeğe, 1924'te partisinin mecliste ekseriyeti elde etmesinden sonra diktatörlüğe doğru uzun adımlarla ilerlemeye başlamıştı.



Seçimleri hile ve zorbalıkla kazanmıştı. Milletvekili Matteoti hilelerini açığa çıkarmağa uğraşınca onu öldürtmüştü.



Kendisine karşı tertiplenen suikast teşebbüsünü büyük bir koz olarak kullanmasını bilmiş ve 2 Ocak 1925'te diktatörlüğünü ilan etmişti.



Mussolini yanındaki Alman subayının, "asiler geliyormuş duce. Daha hızlı gitmeliyiz" demesi üzerine kendisine geldi. Demek geliyorlardı. Bütün Alman ordusu bozguna uğramış kaçışıyordu. Bu durumda kiminle mukavemet edebilirdi? Kendi milleti kendisine karsı ayaklanmış ve ele geçirmek için köŞe bucak kendisini aramaya çıkmıştı. Bir ellerine geçerse, kendisine kim bilir neler yaparlardı? Bunu düşünmesiyle birlikte, şoföre, "daha hızlı sür, daha hızlı!" diye bağırdı. Araba homurdanarak giderken "yok, yakalayamazlar, bizi ele geçiremezler" diyordu.



Mussolini yine geçmişi düşünmeye dalmıştı.



Ülkenin yegâne hâkimi olmak için çok kurnazca davranmıştı. Sosyalist programla ortaya cıkmış, fakat zenginlerin desteğini alarak iktidara gelmişti. Allah’a inanmadığını söylerken Kilisenin desteğini almaya uğraşmıştı. Bütün bu çalışmalar sonunda İtalya'nın en büyük lideri olmuştu. Artik milyonlar tek bir emriyle ileri atılmaya hazır hale gelmişti.



22 Mayıs 1939'da Hitler'le anlaşınca gücüne güç kattığını zannetmişti. Artık diğer ülkelerin iç işlerine de müdahale ediyordu. Sırf bir saygınlık meselesi yüzünden Arnavutluk kralı Logo’yu tahtından düşürmüştü ( 1939)



Habeşistan seferi esnasında binlerce silahsız masum Habeşliyi öldürmüştü. Bir çırpıda 24 bin masum insani kursuna dizdirmesi hala dehşetle hatırlanmaktaydı. Temizleme kampına toplattığı 35 bin kişiden 18 binini katletmişti.



Hitlerle birlikte girdiği ikinci dünya savaşında ilk öncelerde kârlı çıkacağını ummuş ve hitlerin sözlerine inanmıştı. Fakat isler bir türlü umduğu gibi gitmemişti. 1940'larda İtalya Almanya'nın bir sömürgesi durumuna düşmüştü.



240 bin İtalyan askeri Rus cephesine gönderilmiş, yüz binlerce İtalyan da Almanya da isçi olarak çalıştırılmak üzere götürülmüştü. Bu durum italya'da büyük bir hoşnutsuzluğun doğmasına yol açmıştı. Artık halk Mussolini'nin her sözünün altında bir hikmet olduğuna inanmıyordu. Üstelik Alman ordusu üst üste bozguna uğramaya başlamıştı. Alman askeriyle birlikte İtalyan askerleri de telef oluyordu. 1943 Temmuzunda müttefiklerin Sicilya’ya çıkartma yapması Mussolini'nin de sonunu hazırlamıştı.



İtalya kralı Vittoriyo Emanuele Mussoliniyi tevkif ettirmişti. Bu, ducenin aklından hayalinden geçirmediği bir durumdu. italya'yı dilediğince idare eden kendisi işte apar topar yakalanmış ve Abruzzi'de bir otelde gözaltına alınmıştı. Yedi hafta esaret altında kalan Mussolini Alman paraşütçüleri tarafından kurtarılınca, herşeye yeniden başlamıştı.



Garda gölü yakınındaki Salo'da, Hitlerin de yardımıyla sosyal İtalyan cumhuriyetini kurmuş ve kendisine bağlı olanları teşkilatlandırmıştı. "kara gömlekliler" denilen adamlarının temel hedefi, intikam almaktı.



Mussolini ilk olarak 12 Ocak 1944'te kendisini devirenlerin arasında yer alan damadı Ciano'yu idam ettirmiş, daha sonra, bütün liderleri öldürtmüştü. Yeniden italya'nın yegâne idarecisi olmak üzereyken, Alman ordusu üst üste bozguna uğramaya başlamıştı. Durumun kötü olduğunu düşünen Mussolini de bir Alman birliği ile İsviçre'ye kaçmaya başlamıştı. Günlerce durmaksızın devam eden kaçışın sonu gelmişti. Artık dayanamayacağına inanmaya başlamıştı. Düşüncesinin tam burasında silah sesleriyle kendine geldi.



Dört bir taraflarından yağmur gibi mermi boşalıyordu. Alman birliği dört bir yana kaçışmaya başlamıştı. Kısa bir müddet sonra geri kalanlar da teslim oldu.



İtalyan mukavemet güçleri Mussolini'nin de bu Alman birliği arasında olduğundan haberdardı. Ne kadar kılık değiştirmiş olursa olsun, onu derhal tanımışlardı. Mussolini kendisini yakalayanlara yalvarıyor ve serbest bırakılmasına mukabil bütün altın ve parasını onlara vereceğini söylüyordu. Mukavemet lideri, "onlar zaten bizim, halkımızın" diye onu tersledi.



Mussolini 27 Nisan 1945'te yakalanmıştı. O gün gözleri önünde kendisiyle birlikte kaçan bütün bakanları ve adamları kursuna dizildi.



Mussolini ve metresi ise 28 Nisan 1945'te kurşuna dizildi. Üzerine sayısız kurşun yağmıştı. Her ikisinin de cesedi Milano yakınındaki bir benzin istasyonunda ayaklarından baş aşağı asıldı.



İtalya’ya yıllarca tek başına hükmeden Mussolini'nin cesedi, günlerce o şekilde baş aşağı asılı kaldı. Cesetler kokmaya başlayıp etrafı rahatsız etmeye başlayınca indirildi ve sessizce gömüldü.

BÖYLECE BİR DİKTATÖR DAHA TARİHİN KARANLIK SAYFALARINA GÖMÜLDÜ…

Burhan Bozgeyik, Meşhurların Son Anları, TÜRDAV Yayınları.

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.

Bu ay öne çıkanlar